Çarşamba, Kasım 16, 2005

Benim de bir damak tadım var.

Ayşegül dün duru suyla yapılan garnitürlü şehriye çorbasını içmek istemedi. Ben de ısrar etmedim, balık vardı onu yedi. Ercüment et almış, bugün Havva Teyzesi çorbanın içine et eklemiş. Bizimki hapur hupur bir kase çorbayı on dakikada yalayıp yuttu. Öğleden sonra da ıspanağı yememiş; haşlama et, patates, havuç karışımını bayıla bayıla yemiş. Resmen yemek seçiyor. Demek bu sonradan öğrenilen birşey değil, damak tadı var çocuğun. Ercüment “Kime çekmiş acaba?” diyor kinayeli kinayeli. E, evet seçmesi bana çekmiş ama tercihleri benimkinden çok farklı. Ercüment’in babaannesi de etli yemekleri pek severmiş rahmetli. Boyu da şimdilik uzun gidiyor onun gibi. Büyük babaanneye mi çektin annecim sen? Anneannesi “ağzının tadını biliyor çocuk” diyor. Annem de onun seveceği şeyleri bilip yapıyor. Geçende Ayşegül hastayken iştahsızdı. Annem etli çorba yapıp getirmiş öğlene doğru. Dayamış kaseyi çocuğun çenesine, onun da eline bir çatal. O çatala yemek doldurmakla uğraşırken annem çorbayı bitirtivermiş. Havva Hn. “Ağzım açık kaldı, bir güzel yedirdi yemeğini.” diyor. Anlıyor kadın çocukların hem halinden hem ruh halinden.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home