Pazartesi, Ocak 30, 2006

Küçük afacan

Artık bütün kelimeleri söyleyebiliyor kızım.
Arabada gölge oyunu oynarken araba dönünce güneş gitti ve gölge kayboldu.
“Ayşegül gölge kaçtı.”
Ayşegül’ün cevabı: -Senden korktu.
Sabah kahvaltıdan sonra ben,
“Çok şükür bugün de karnımız doydu.”
Ayşegül: Şükür, Şükran geldi.(Şükran Havva Hn.ın arkadaşı, arada bir bize uğruyor., öyle çağrışım yaptı.)
Yine kahvaltıda, peynir istedi, kesip verdim. Dikkat etmedim, şekli üçgen olmuş. Peynire bakıp üçgen üçgen deyip deyip yedi.
Dün akşam Batu’larda kudurdu yine. Eğer onu oyalayacak aktiviteler bulamazsak, yaramaz bir kız olup çıkacak, bir yaramazlık potansiyeli var çocuğumuzda. Şöyle ben kızım azıcık uslu uslu oturayım demiyor. Aldılar mı elinden bişeyi ya da vermediler mi, avazı çıktığı kadar bağırıyor. Gördüğü tüm haşarılıkları da taklit etmekte hiç gecikmiyor. Bundan sonrası daha mı zor olacak ne?

Pazartesi, Ocak 23, 2006

Yeni kelimeler




Ayşegül’ün imla kılavuzu

Komacan
Kipat
Pitet (pipet)
Tevizyon
Epek (ekmek)


Ayşegül seni kim kuzucum diye seviyor?
-Babanne.

Peki kim aşkım diye seviyor?
-Baba.

Ayşegül’ün şarkısı: yağmur yağı..seller ak... arap kızı ninni. Çocuk şarkıları kasetimiz var iki tane. Onlar çalarken de eşlik ediyor artık...
Babaannesi ona “bir şarkısın seen”
Ayşegül: -ömür boyu.

Geçen akşam salondan mutfağa geldi: -Başımı çarptım. Nereye Ayşegül? –Uçak. (Oyuncak uçağına çarpmış, maşallah artık derdini anlatıyor.)
Sabahleyin uyandığında soruyorum: Karnın acıktı mı?
-Karnım acıktı. (yeni yeni iyelik eklerini kullanmaya başladı, uykum, karnım vb.)

Bezinin değiştirilmesi gerektiğinde –torba doldu.

Ihlamur ve bitki çaylarını pipetle içmeyi çok seviyor. Mandalina suyu sıkıyorum onu da seviyor. Ben de onun pipetle içmesini seyretmeyi çok seviyorum. Bir de pipete “pitet pitet” demesi yok mu.
Geçen sabah kahvaltıda bana “peçete getir” dedi. Dün akşam da çatal ister misin? Dediğimde –kalk, getir dedi. Şimdilik çok kibar bir kız olduğunu söyleyemeyiz.
Bir öğlen yemek yedirirken yine, ezan okunuyordu. Sesi duyar duymaz –hoca, dedi. Herhalde Havva Hn. Hoca ezan okuyor diyor. Dışarıdaki seslere karşı çok hassas. Komşulardan ufak bir tıkırtı gelse hemen kulak kabartıp “Amca” diyor. Amcalar gürültü yapıyormuş. Ercüment de ona “Amca senin gürültülerin hakkında ne düşünüyor acaba?” diyor.

Gündüz her ne kadar hiç açtırmasam da, akşamları televizyondan kaçış yok, artık öğrendi ve bazan “teevizyonu aç” bile diyor. Neden diyorum, “go go ga çıkçak” Go go ga, hologram demek. (bunu anlamambirkaç günümü aldı.) Şener Şen’in Aygaz reklamı, insanlar halay çekiyor, o da onlarla oynamayı pek seviyor. Bir iki kere şarkısını söyleyip ben de halay çektim, şimdi aklına geldikçe “go go ga yap” deyip beni kaldırıyor.

Dün Nurşen ile Yasemin geldi bize, Nurşen onu gıdıklamaya çalışırken Nurşen’e dönüp:
-Abla yapma! dedi. Nurşen ile birbirimize bakakaldık.Hoşuna giden birşey yaptık mı da –bi daha yap, gene yap demeyi biliyor cadı. Cadı da diyor. Of artık çok dikkat etmek lazım yanında konuşurken. Geçenlerde teyzesi ‘sıpa oldun artık’ demiş de bütün gün unutturana kadar canı çıkmış. Bir de güzel söylüyor kelimeyi diyor.

Ercüment Aralık ayında iş için Paris’e gitmişti. Dönüşte Ayşegül’e sipariş verdiğim Lego zoo’yu getirdi, bir de playmobil marka bir oyuncak almış. Bir tane ev, iki çocuk, iki sandalye vb.var. Çocuklardan kızın adını Ece, oğlanın adını Batu koymuşlar teyzesiyle. Çok seviyor ikisini de.Hayvanat bahçesi ile Ayşegül’den çok ben oynuyorum. Resmen deli oluyorum... Beni bıraksalar bütün gün lego yapabilirim. İnşallah Ayşegül de çok sever ileride. Şimdilik severek oynuyor ya bakalım. Yine de annesi kadar saplantılı olmaz umarım.
Ayşegül hayvanat bahçesi yapalım mı?
-Yapa.(bu, yapalım demek. Gidelim yerine de gide diyor.)
Günden güne daha bir tatlı oluyor, geçen akşam saat 10:30 gibi yanıma geldi,
-Hadi uyku geldi. dedi, gittik yatağına, beş dakika içinde uyuyakaldı.
Böyle beni şaşırttığı anları çok seviyorum, bunlar yaşamın en keyifli anları...

Bütün bayramı evde dinlenerek geçirdik, hepimize çok iyi geldi. Ayşegül çok mutluydu, oyunlar oynadık, bol bol uyudu...ben de tabii.Bir akşam Ercüment bilgisayarda fiş yazarken, masanın yanına gidip –Ayşegül gelsin! dedi.Ercüment “iş yapıyorum ben şimdi Ayşegül’cüm” diyerek başından savmaya çalıştıysa da başarılı olamadı, sonunda dayanamayıp kucağına aldı. Mutluluk içinde tuşlara basmaya başladığında ben “Ayşegül napıyosun? Cevap: -iş.
Büyüdüğünde belki hiçbir şey ifade etmeyecek bu diyaloglar şu an bizim için o kadar önemli ki. Artık evin bir bireyi oluyor, onunla konuşabiliyoruz, paylaşımımız artıyor, bizi anlıyor... Onun büyümesinin keyfini yaşıyoruz, her bir yeni cümle, büyüme adımı demek. Kitaplar 1.5 – 2 yaş arasında çok hızlı bir zihinsel gelişme görülür diye yazıyor, galiba doğru. Hiçbirini kaçırmak istemiyorum, böyle şeyler insanın başına herzaman gelmiyor.


Pazartesi, Ocak 02, 2006

İlk öpücük

Bugün ilk kez beni öptü bitanem. Bir de ilk kez “annane” diyebildi. Artık çoğunlukla iki kelimelik cümlelerle konuşuyor. Bir de şarkı söylüyor: ilk şarkısı: Kurbaa...deyede....bla bla......ikinci şarkısı: Mağmur ....selle....bla bla bla... Bu sözlerin melodileri de var.